Güneş kıyısı : Costa del sol’le buluşma
Kışın ardından Málaga’da çiçek açmak diye bir deyim olsa yeridir! Ocak ayının sonlarına doğru, İstanbul’daki puslu, soğuk havadan olabildiğince bunalmış bedenime; upuzun geçen kışın ardından pas tutmuş ruhuma öyle iyi geldi ki Málaga güneşi! Hava alanından çıkar çıkmaz beni sarıp sarmalayan 23 derecelik hava, Akdeniz palmiyelerinin arasında dışarıda oturup güneşlenerek içtiğim biranın tadı hala damağımda! İspanya ile buluşmamın mutluluğu bir yana, güneşe kavuşmamın huzuru paha biçilemezdi gerçekten.
Yolculuk Málaga’da başlar, Málaga’da biter
Her ne kadar İspanya ve Fas yolculuğum için başlangıç noktam Málaga da olsa, ayak bastıktan iki saat sonra başka diyarlara varmak üzere yola koyulup Cebelitarık civarını, Fas’ı ve Granada’yı gördükten sonra Málaga’ya yalnızca bir gün ayırabildim dönmeden hemen önce. Kendinizi zorlarsanız ve gerçekten isterseniz 24 saatte Málaga, Picasso Müzesi’ni bile ziyaret etmeyi başararak gezilebiliyormuş meğer 😉
Málaga’da 24 saat
Granada’dan Málaga’ya varışım öğlen saatlerini buldu ve ertesi akşam Türkiye’ye uçağım vardı yani yalnızca 24 saatim. Dolayısıyla ayağımın tozuyla önce Picasso Müzesi‘ni gezip ardından şehir turuna başladım. Picasso Müzesi ziyareti, Málaga’da yapmak istediğim yegane etkinlik olduğu için yorgunluğumu bir kenara bırakıp otele sırt çantamı bıraktıktan sonra koşar adımlarla müzenin yolunu tuttum. Müzenin kapanış saatine de iki saat kaldığı için hızlı bir turun ardından (neyse ki lisede okuttuğum Picasso biyografisi sayesinde detaylı bir bilgiye sahiptim de müzeyi hızlı gezmeme inanılmaz yardımcı oldu bu durum) kendimi şehrin cuma akşamı hareketliliğine bıraktım.
Picasso Müzesi
Bildiğiniz üzere Picasso, Málaga doğumlu bir sanatçı. Dolayısıyla şehir bu durumdan gururla bahsediyor ve neredeyse her yerde Picasso ile ilgili bir şeylere rastlamanız mümkün. Picasso’nun 300’e yakın eserini barındıran müzede fotoğraf çekmeniz KESİNLİKLE yasak! Gizli gizli çekmeye yeltendiğim üç defa da sert bir şekilde uyarı alıp bıraktığım için eserleri paylaşamıyorum ancak benim biyografisini detaylı okumam ve eserlerini dönemlerine göre gruplandırıp bunu ders olarak okutuyor olmam, müzeyi daha anlamlı ve detaylı gezmeme çok yardımcı oldu. Sergilenen en ünlü eserlerden bazılarını sıralamam gerekirse : ‘Olga Khoklava with Mantilla’,’Mother and Child’ ve ‘Portraif of Paulo’yu örnek gösterebilirim. Olga, Picasso’nun sanat yaşamına ivme katan Rus balerin eşi. Aynı zamanda ilk oğlu Paulo’nun da annesi. Picasso, hayatına giren tüm kadınları eserlerinde ana figür olarak kullandığı gibi oğlu Paulo’yu da sık sık palyaço kostümleri içerisinde resmetmiştir. Sirk dünyası, boğa güreşleri ve kabareler Picasso’nun sanat yaşamının başlıca ilham kaynaklarıdır. Müzede de buna açık bir biçimde şahit oluyorsunuz. Resimlerinin yanı sıra heykel ve bir dönem yoğun bir şekilde uğraştığı seramik eserlerini de görmeniz mümkün.
Picasso Müzesi’ni ziyaret etmek isterseniz yalnızca sanatçının kendi koleksiyonunu görmek üzere 7 euro, süreli sergiyi de görmek isterseniz 10 euro ödemeniz gerekiyor. Sanatçı ve eserleriyle ilgili bilgi edinmeden gitmeniz boş boş müzeyi gezmenize neden olacaktır; yapmayın! Bir de fotoğraf çekmeye çalışmayın; mümkün değil göz açtırmıyor görevliler.
Müzenin ardından ilk durağım heybetli Málaga Katedrali oldu. İçerisine giremesem de etrafından defalarca geçip katedrali tavaf ederek dış cephesini inceleme ve şu meşhur ‘la manquita’ hikayesini de anlama şansım oldu.
Nedir bu ‘la manquita’ hikayesi?
Málaga Katedrali, şehrin en büyük ve mühim sembolü. Isabel ve Fernando’nun yeniden fetih politikasıyla şehri ele geçirdikten sonra önceden var olan caminin yerine yaptırdıkları katedralin inşasına 1528 senesinde başlanır. Gotik tarzda başlanmasına rağmen Rönesans ve Barok tarzına kayarak yapımı tamamlanır. Bunun yanı sıra planın en başında çift kuleli olarak hayata geçmesi ön görülen katedral tamamlanamaz ve tek kuleyle hayatına devam eder. Bu nedenle Málagalılar ona “la manquita” yani “tek kollu” adını koyarlar. (İspanyolca’da tek kolunu veya elini kaybetmiş kişiye manco/a denir ve küçültme ekiyle birlikte kelime ‘manquita’ya dönüşür)
Katedralin ardından Romalılar’dan kalma, şehrin göbeğindeki antik tiyatro ve Alcazaba adlı kaleyi de görüp yine şehrin merkezinde bulunan ve denize açılan uzun alışveriş caddesi Larios‘u baştan başa gezip burada Málaga halkının nabzını tutabildim 🙂
İspanya geceleri tapas ve bira olmadan anlamsız! Dolayısıyla bence şehirdeki en keyifli meydan Plaza de la Merced‘de oturup yerellerle kaynaşabilirsiniz. Ayrıca antik tiyatro ve Alcazaba’yı gece ışıklandırmasıyla da görmenizi tavsiye ederim.
Geceyi Plaza de la Merced’de bitirip yeni güne enfes bir kahvaltıcıda başladım : Noviembre. Hem minimal dekoru hem de geniş kahvaltı seçenekleriyle gönlümü fethetti. Bahsettiğim yer yine turistik bir mekan değil; İspanyol kardeşlerle birlikte kahvaltınızı edebileceğiniz bir yer. Kahvaltının hemen ardından midemi özlediğim churros con chocolate (kızarmış hamurdan yapılan ve çikolata sosla servis edilen bir çeşit ünlü İspanyol tatlısı) ile şenlendirmek için sabırsızlandığım için tarihi ve şehrin en iyi churrocusu olan Tejeringos‘ta buldum kendimi. Nasıl bir kalabalık olduğunu anlatamam size! Paket alanlardan tutun da servis alanlara kadar kocaman mekan tıklım tıklımdı! Churro seviyorsanız ve Málaga’ya yolunuz düşerse sakın es geçmeyin; Madrid’deki San Ginés’i aratmayacak lezzetteydi kesinlikle.
Málaga seyahatim churro yiyip kısa bir şehir turu daha yaparak sona erdi. Bir de toplu dergi alışverişimi yaptıktan sonra uçağa binmeye hazır…dım! Aslına bakarsanız İspanya dönüşlerimde asla uçağa binmeye hazır olamıyorum ben! Alışamıyorum oradan dönmelere ama kabulleniyorum mecburen sanırım.
Sonsöz
Málaga kısa süren bir yaz yağmuru gibi serpildi kışın ortasına benim için. Şansıma konakladığım hostel de çok iyi çıktı. Çalışanlar da hostel de konumu da muhteşemdi! Giden herkese şiddetle tavsiye ediyorum Hostel Picnic Dreams’i. Hosteli görmek için buraya tıklayabilirsiniz.
Málaga’ya yolum mutlaka bir daha düşecek; hissediyorum!
Güneş kıyısından güneşli günler diliyorum 🙂
Seyirgraf 