>Ortadoğu’yu fetheden barış kadınları – "Follow the women"

>
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 30 ülkeden barış yanlısı yaklaşık 250 kadın Halep’ten başlayarak bisikletleriyle üç Ortadoğu ülkesini fethetmeye hazırlanıyor.Bu hazırlık aşamasında yapılan birtakım röportajlar sonucunda herkesin ortak amacının o ülkeleri yakından görerek tüm o yerlere barışçıl imzalar atabilmek olduğunu anlamak mümkün.İZ Tv’nin çektiği bu güzel belgeselde oldukça ilginç manzaralar görebiliyorsunuz.Bu “barış gezisi” doğrultusunda değişik şehirlerde çeşitli workshop’lar düzenleyen kadınlar halkla bir araya gelerek onlarla sohbet edip fotoğraf çektiriyorlar.Öte yandan bu kadınlar geçtikleri yerlere izlerini bırakabilmek adına farklı sloganlar yazarak bunları halka ve şehre bir nevi hediye ediyorlar.Bu sloganlardan en çok dikkatimi çeken “Live and Let Live” oldu çünkü her ne kadar dünyaya gelmiş bir insanın ilk hakkı “yaşamak” olsa da bazı şanssız kesimlere bu hak tanınmıyor ne yazık ki.Nefes alıp hayatta kalacak kadar yiyecek tüketseler de yaşadıklarını söylemek gerçekten çok zor.”Yaşamak” fiili her bireyin kafasında farklı anlamlar bulsa da ortak noktanın “insanca yaşamak ya da yaşayabilmek” olduğunu kavramak gerek.
Halep’ten sonra Lazkiye’ye geçen kadınlar oradan da Lübnan’a uğrayarak son olarak Filistin’e geliyorlar ve bu noktada zaten hepsinin asıl isteğinin Kudüs’e yaklaşabilmek olduğunu anlıyorsunuz.Filistin’e girdikleri gibi en önde giden kadınlardan birine doğrultulan mikrofondan size yansıyan sesler şu şekilde : “Yaklaşık iki haftalık yolculuğun zorluklarına değdi çünkü şu an sonunda Filistin’deyiz ve bu muhteşem.”Filistin’de ilerledikçe etraflarında sayısız mülteci kampı gören kadınlar kendi ülkelerinde tutsak yaşayan bu insanlarla bir araya gelmek için daha da sabırsızlanıyorlar.Onlara meraklı gözlerle bakan halkın tercümanı olmak istermişçesine bir kadın durumu şu şekilde açıklıyor:”Bu insanların etraflarında bisiklete binen birçok kadın görmeleri oldukça tuhaf tabii çünkü onlar bisikletin sadece çocuklara özgü olduğunu zannediyorlar ve dahası,bisikletin genç kızların bekaretine zarar vererek ileriki yaşlarında onların çocuk sahibi olmalarını olumsuz yönde etkileceğine inanıyorlar.Bu sebeple de anneler genç kızlarının bisiklete binmesine zaten izin vermiyor.”Böylelikle halkın ve özellikle kadınların ne kadar basmakalıp düşüncelere teslim olup kendilerini aslında bu dünyadan soyutlayıp robotlaştıklarına şahit oluyorsunuz.
Filistin’de biraz daha ilerledikçe uçsuz bucaksız bir duvarla karşılaşan kadınlar burada mola verip ellerine aldıkları fırçalarla kendilerini anlatmaya başlıyorlar.Halkın isyanına sebep olan bu duvar 2002 yılında İsrail’in isteğiyle inşa edilerek iki ülkeyi birbirinden ayırmış.Amacının güvenlik olduğu söylense de halk gerçekte ne için olduğunun gayet farkında olmasına rağmen hiçbir şey yapamıyor.Pankartlar açarak hoşnutsuzluklarını dile getiriyorlar,bağırıp çağırıyorlar,önlerine gelen ilk kameraya haykırıyorlar fakat değişen bir şey olmuyor.Duvarın diğer tarafına geçen kadınlar orada da barış yanlısı insanların olduğunu gördüklerini dile getirerek bundan mutluluk duyduklarını belirtiyorlar.Bu tarafta yaşayan bir kadın ise tüm çocukluğunun ve en güzel anılarının duvarın diğer tarafında kaldığından şikayet ediyor.Diğer bir kadın ise “Bu benim toprağım,benim ülkem peki bu duvar niye?Güvenlik olduğunu söylüyorlar ama bu işgalden başka bir şey değil” diyerek rahatsızlığını anlatıyor.Kudüs’e girdikten sonra büyülenen kadınlar daha derinlere girdikçe şiddetin ilkelliğiyle sarsılarak,barış girişimlerinin ne kadar da gerekli olduğunu bir kez daha anlıyorlar.Gerek Filistin gerekse İsrail halkının tamamen barış yanlısı olmasına karşın dış güçler sebebiyle ortaya çıkan bu karmaşada kaybolan insanlar geriye sadece çığlıklarını bırakabiliyorlar.
Yolculuğun sonunda ise organizasyonun koordinatörü bu gezinin aslında hepsi için manevi bir yolculuk olduğunu söyleyerek gelecek yıllarda katılımın çok daha fazla olacağına inandığını vurguluyor.Türkiye’den bu organizasyona katılan bir diğer kadın ise bu geziden sonra Ortadoğu’yla ilgili televizyonda ya da gazetede çıkan haberlere çok daha farklı gözle bakacağını söyleyerek barış girişimlerini arttırarak devam ettireceğini söylüyor.Böylelikle son bulan “bisikletli kadınlar” organizasyonu medeniyetler buluşmasını gerçekleştirip,insanların o topraklarda ne şartlarda yaşadığını bizzat görerek daha çok barış daha fazla çaba gerçekleştirmeyi umarak ülkelerine dönüyorlar.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s