Geçtiğimiz yaz milyonuncu kez Barcelona ziyaretimizi gerçekleştirip arkadaşımın evinde yaklaşık on gün kalınca oranın yerlisi gibi olduk ve inanması güç ama sıkılıp ‘Haydi tatil yapalım’ dedik.Bunun üzerine evinde kaldığımız Katalan arkadaşımıza da danışarak Costa Brava dediğimiz İspanya’nın en önemli kıyı şeridinde bir sahil kasabası seçtik kendimize : Tossa de Mar.
Costa Brava, Barcelona’nın kuzeyindeki Blanes kentiyle başlayıp Fransa sınırında biten kıyıya verilen ad. Edindiğimiz bilgilere göre buraya yaz aylarında Avrupa’nın birçok ülkesinden turist gelmekte ve deniz tatilini yapmakta imiş. Elbette bu kıyı şeridi Tossa de Mar ya da Blanes ile sınırlı değil. Mátaro, Lloret de Mar ve Cadaqués gibi birçok sahil kasabası daha bulunmakta. Bizim internetteki çok sınırlı bilgiden yola çıkarak Tossa de Mar’ı seçmemizin nedeni en başta mavi bayraklı plajı ve kalesi, sonrasında da Lloret de Mar’a göre çok daha sakin olmasıydı. Ve sanırım hayatımızın en güzel üç gününü geçirdik orada!
Nasıl ulaştık?
Barcelona’da bulunan Estació Nord’da Sarfa Bus adlı otobüs firmasından 12 euro tek gidiş olarak biletimizi aldık.Bu işlemi telefonla ya da internetle de gerçekleştirmeniz mümkün.Ancak aynı gün karar verip gidecekseniz saatleri ve doluluk oranını telefonla teyit etmenizde yarar var. Özellikle yaz sezonu yoğun olduğu için bilet bulmakta sıkıntı çekebilirsiniz. Biz, bu durumu dikkate almadığımız için ancak gece otobüsünde yer bulabilmiştik. Beklemek zorunda kalırsanız terminalin çevresinde birçok kafe ve restaurant mevcut. (Biz otobüsü beklerken birer bira içip patatas bravasımızı yiyivermiştik!) Yolculuğumuz yaklaşık bir saat on beş dakika sürdü Barcelona’dan. Ancak inanılmaz keyifli bir yoldan geçerek vardık. Kazdağları yolunu andıran dönemeçli, bol yeşilli ve mavili bir yoldu. Lakin giderken karanlıkta, virajlarda da tedirgin olmadım değil 🙂
Neler var?
Şehir bizi denizin içindeki ışıklı güzel kalesiyle karşıladı öncelikle. Sonra sahile beş dakikalık yürüyüş mesafesindeki bir pansiyona yerleştik. Burası oldukça temiz, küçük ancak ucuz bir pansiyondu. Sezon olmasına rağmen uygun bir fiyata kalmayı başardık. Yanılmıyorsam üç kişilik odaya adam başı 25’er euro ödemiştik. Bu nedenle hostelimizi tavsiye ederim kesinlikle : Hostal Alba. (Ayrıca ücretsiz wifi, tekne turları da mevcut hostelin bünyesinde.)
Korsan saldırılarını önlemek amacıyla 12 ve 14.yy arasında yaptırılmış olan Vila Vella isimli kalesiyle bizi büyüledi en çok Tossa de Mar! Bu kaleyi aheste aheste gezmek için günün her saatini tercih etmelisiniz. Sabah ayrı güzel, günbatımında apayrı ve gece ışıklarıyla ayrıca büyüleyici. Giriş ücretsiz; zaten kale içinde sergilenen herhangi bir şey yok. Yalnızca kaleyi görüyorsunuz ancak günümüze gayet iyi korunarak gelmiş. Kaleye tırmanırken günbatımında Bar Vila Vella‘da oturup özellikle mojito içmenizi öneririm. Alkol oranı çok yüksek olmasa da keyifli bir mojito deneyimiydi ve yalnızca 6 euro idi.
Gündüz saatlerinde ise Gran Playa ya da Playa de Tossa adlı kalenin de bulunduğu plajda denize girerseniz biraz fazla kalabalığın içine düşersiniz ancak biraz daha ilerledikçe tenha sahiller bulabilmeniz mümkün. Plajı oldukça geniş, duşlar mevcut ancak deniz oldukça derin. Kadırga Koyunda olduğu gibi birden derinleşen denizlerden. Lakin arkanıza kaleyi alıp o yansıma içinde yüzmek oldukça keyifli.
Ne yiyelim ne içelim derseniz birçok seçenek sunuyor burası küçük olmasına karşın. Özellikle deniz ürünlerinin çok meşhur olduğu La Taverna de Tossa‘da Türkçe anlamlarını bile bilemediğiniz türlü deniz canlısını yiyebilmeniz mümkün. Izgara etleri de keza çok başarılı bence; tavsiye ederim.
Bunun dışında sahil tarafını tercih edecekseniz Tapas del Mar adlı restaurantta da ayaküstü tapas yiyip biranızı yudumlamanız mümkün. Burada da fiyatlar oldukça makul.
Hem market hem de yeme içme işleri için çok geç saatlere kalmamanızı tavsiye ederim. Biz klasik İspanyol kültürüne güvenip gece 12’ye doğru tapas aradığımızda sona kalanları yiyip restaurantı kapatmıştık. Sahil kasabası olduğu için oldukça sakin ve erkenden elini ayağını çeken bir yer burası.
Havlusuz gitmeyin derim buraya! Biz öyle bir hata yapıp hepimiz birer plaj havlusu almak zorunda kaldık ancak 6 eurodan daha ucuz havlu bulamadık:) Üstelik aldıklarımız da kurulamayan cinsten havlulardı. Neyse!
Bu minik kasabanın sokakları oldukça sevimli, fotoğraf çekmek için birçok malzeme mevcut. Ayrıca bulursanız eğer buradan birer sandalet alın derim. Ben kendime 30 euroya çok güzel deri bir sandalet almıştım ve çok severek giyiyorum. Meşhur İspanyol ayakkabı markası Yokono‘yu gönül rahatlığıyla alabilirsiniz; test ettim onayladım ve çok da memnunum!
Hediyelik eşya dükkanları da geniş bir yer tutmakta burada. Özellikle el yapımı hediyelikler satan bir dükkandan kilden yapılmış Sagrada Familia figürlü magneti almadan edemedim. Mutlaka gezilmeli bu dükkanlar.
Eğer kendim uğraşmayayım hazıra gezdiren varsa gideyim diyorsanız, tüm şehri gezdiren minik beyaz trenler de mevcut. 4.5 euro karşılığında Tossa de Mar turu yapabiliyorsunuz ancak biz kendimiz gezmeyi tercih ettik. Nitekim tarihi bir kilise, hastane ve kale dışında pek de görülecek başka tarihi bir yapı yoktu.
Sonsöz!
Costa Brava’yı oralara kadar gitmişken deneyimlememek olmazdı dedik ve tercihimizi Tossa de Mar’dan yana kullanıp çok keyifli bir tatil geçirdik. Özellikle içkilerimizi alıp sahilde kalenin ayakları altında oturduğumuz ilk gece hiç unutulmayacak oraya giden bu üç kişi tarafından 🙂 Mesaj, ilgili kişilere ulaştığına göre gitmeyen görmeyenlere de mesajım; vaktiniz olur ve yolunuz Barcelona taraflarına düşerse Tossa de Mar ile tanışmanız gerektiğidir!
Seyirgraf 