>Kürk Mantolu Madonna / Sabahattin Ali

>

“İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense,körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.”
Sayfa:32
“Hayatta hiçbir zaman kafamızdaki kadar harikulade şeyler olmayacağını henüz idrak etmemiştim.”
Sayfa:51
“Zaten küçüklüğümden beri saadeti israf etmekten korkar,bir kısmını ilerisi için saklamak isterdim…Bu hal gerçi birçok fırsatları kaçırmama sebep olurdu,fakat fazlasını isteyerek talihimi ürkütmekten her zaman çekinirdim.”
Sayfa:73

“Birçok şeylere ihtiyacımızı ancak onları görüp tanıdıktan sonra keşfetmez miyiz?..Ben de,o zamana kadarki hayatımın boşluğunu,gayesizliğini sırf böyle bir insandan mahrum oluşumda bulmaya başlamıştım.”
Sayfa:86
“Bir ruh,ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize,bizim aklımıza,hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden,meydana çıkıyordu…Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya,-ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.”
Sayfa:87
“…,ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım…”
Sayfa:92
“Ruhlarımız için en lüzumlu,en kıymetli olan şeyleri birbirimizde bulduktan sonra diğer teferruatı görmezden gelmek,daha doğrusu büyük bir hakikat için küçük hakikatleri feda etmek,daha insanca ve daha insaflı olmaz mıydı?”
(lüzumlu : gerekli / teferruat : ayrıntı,detay / hakikat : gerçek)
Sayfa:94
“…;dünyada hiçbir mahluk bu kadar kolay muvaffakıyetler peşinde koşmaz ve hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin,kendini beğenmiş ve nahvetli,fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir.”
(mahluk : yaratık / muvaffakıyet : başarı / hodbin : bencil / nahvetli : kibirli)
Sayfa:97-98
“İçinizde mevcut olan sevgi,alaka,sarih olarak bilinmeyen bazı vesilelerle,zamanı tayin edilemeyecek olan bir anda,birdenbire birikir,tekasüf eder;nasıl tatlı tatlı ısıtan güneş ışığı bir adeseden geçtikten sonra bir noktada toplanıyor ve yakmaya başlıyorsa,kuvvetini fevkalade arttıran bu sevgi de sizi sarar ve tutuşturur.Onu dışarıdan birdenbire gelen bir şey zannetmek doğru değildir.O,içimizde zaten mevcut olan hislerin bizi şaşırtacak kadar şiddetlenivermesidir.”
(alaka : ilgi / sarih : aşikar,açık / tekasüf etmek : yoğunlaşmak / adese : mercek)
Sayfa:108
“ ‘Yılbaşının da sence hiçbir hususiyeti yok mudur?’  diye sordum.’Hayır’ dedi, ‘senenin diğer günlerinden ne farkı var sanki? Tabiat onu herhangi bir şekilde ayırmış mı? Ömrümüzden bir sene geçtiğini göstermesi bile o kadar mühim değil;çünkü ömrümüzü senelere ayırmak da insanların uydurması…İnsan ömrü doğumdan ölüme kadar uzanan tek bir yoldan ibarettir ve bunun üzerinde yapılan her türlü taksimat sunidir…’ ”
(taksimat : bölünmüş parçalar)
Sayfa:110
“Bu akşam anladım ki,bir insan diğer bir insana bazen hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş.”
Sayfa:128
“Hayatımızın,birtakım ehemmiyetsiz teferruatın oyuncağı olduğunu,çünkü asıl hayatın teferruattan ibaret bulunduğunu görüyordum.”
(ehemmiyetsiz : önemsiz)
Sayfa:138
“Aradaki bütün bağlar, ruhlar beraber olmadıktan sonra, ne ifade ederler?”
Sayfa:159

Yorum bırakın