Sınır çizgisi : EDİRNE

Tunca, Arda ve Meriç’in yazları güneşle mest olduğu, kışları da kartopu oynadığı evin adı Edirne. Kimisine göre ciğer, kimisine göre yağlı güreş, birçoklarına göre de serhat şehri burası. Ama aslında hepsinin buluştuğu sınır yaylası; insanlarının yalnızca kendileriyle uğraştığı ve başkalarına hiç bulaşmadığı, metrelerce öteden kokusunu aldığım Trakya şivesiyle yoğrulmuş; parkları ve bahçelerine kondurduğu isimlerle (yarım gün geçirseniz bile) ne denli aydın ne denli Atatürk izinde bir şehir olduğunu anlayabildiğiniz bir eski başkent.

SIFATLARI BİTMEYEN ŞEHİR

Evet, Osmanlı’ya başkentlik yapmış bir şehir burası aynı zamanda. Öncesinde de birçok medeniyetin üzerinde taht kurduğu, karnını doyurduğu, tarihini yazdığı şehir üstelik.

Ben yıllardır Edirne’ye pek çok kez gider ve her gittiğimde de mutlaka fotoğraflarım burayı. Ancak geçmişe dönüp o fotoğraflara baktığımda yolumun hep yaz aylarında (girmek zorunda olduğum sınavlar nedeniyle) düşmüş olduğunu fark ettim. İki gün önce annem ve babam bir iş için günübirlik gitmemiz gerektiğinden bahsedince de haliyle ilk defa gidecekmiş gibi heyecanlandım. Kimine göre ‘Edirne işte’ belki ama bana göre önemli bir şehir; görmek, koklamak şart. Üstelik insan yaşı geçtikçe daha bilinçli adım atarken notlarını da daha dolu, daha derin alıyor.

Neyse…Böylelikle geceyarısı Edirne hakkında erişebileceğim, gözden kaçırmış olduğum bir bilgi var mı diye bir bilgi yoklaması yaptım internet üzerinden; Evernote’a notlarımı aldım, haritamı kontrol ettim, fotoğraf makinemi de hazır ettikten sonra ertesi sabah yola çıkmak üzere uykuya gidebildim.

Mimar Sinan Heykeli ve Selimiye Camii
Mimar Sinan Heykeli ve Selimiye Camii

SINIRLAR ÖTESİ

Keşan’dan yaklaşık 101 km uzaklıkta Edirne ve arabayla giderseniz bir saatte, otobüsle giderseniz bir buçuk saatte şehir merkezine varıyorsunuz. Bizim buralar sınır bölgesi olduğu için yol ilerledikçe sağınız solunuz da Yunanistan, Bulgaristan tabelalarıyla doluveriyor. Ancak sınırdan behsetmişken, arabayla Yunanistan’a geçmek isterseniz İpsala’daki İpsala Gümrük Kapısını, Edirne şehir merkezinde ise Pazarkule Gümrük Kapısını tercih etmelisiniz. Yok ben Yunanistan’a uçakla giderim, Bulgaristan’ı göreceğim diyorsanız da yalnızca Edirne şehir merkezinden iki kapı tercih hakkınız var : biri Kapıkule diğeri de Hamzabeyli.

Eski Cami
Eski Cami

HEPİMİZ KARDEŞ, HEPİMİZ YUNANİSTANLIYIZ

Sınır bilgilerini kısaca vermişken hazır, yakında Yunanistan’da gezip gördüğüm iki üç şehri daha anlatacağımı da ekleyeyim. Ha bir de! Ailenin büyükleriyle yaptığım konuşmalardan bilsem de resmi olarak hem anne hem de baba tarafından Yunanistan kökenli olduğumuzu da kesinleştirmiş bulunmaktayım; babamın dedesi Alexandropoulili, annemin dedesi ise Selanikli. Resmi evraklara dayanarak konuşuyorum üstelik!

II.Beyazıt Külliyesi
II.Beyazıt Külliyesi

NERELERİ GÖRELİM?

Edirne diyorduk…Kendi içinde minik bir şehir Edirne. Tarihle dolup taşan, Mimar Sinan’ın Selimiyesiyle nâm salmış, Lozan Anıtıyla da son noktayı koyan bir tarih şehri. Bir gece konaklayarak iki gün de erkenden kalkarak çok rahat gezersiniz bu şehri. Muazzam yapı Selimiye Camii’ne iki saat ayırın gerisi sizin olsun. Minaresine çıkın, Edirne’yi yukarıdan görün; içini gezip ters lalenin hikayesini hatırlayın, hemen altındaki Selimiye Arastasından hediyelik eşya ihtiyacınızı karşılayın ve son olarak da tam karşısına geçip Mimar Sinan’ın heykeliyle birlikte görün şaheserini.

Hemen ardından karşısındaki Eski Camii’ye düşürün yolunuzu, avlusunu fotoğraflayın. Burayı ve Selimiye’yi üçgenin iki köşesi düşünürseniz üçüncü köşe de tarihi Edirne Belediye Binasına denk gelir; kalabalığın içinde gözden kaçırmayın. Buradan çıkıp yürüyerek Saraçlar Caddesi’ne ulaşın. Yol boyunda Kırkpınar Yağlı Güreşlerini sembolize eden heykeli göreceksiniz. Heykel demişken, Türkiye’yi düşününce şaşırtıcı ama Edirne tam bir heykel şehriymiş meğer. Daha önceki gelişlerimde çok fazla dikkatimi çekmemiş olsa da bu günübirlik gezimde ciddi anlamda gözüme takılan birçok heykel oldu şehrin farklı köşelerinde. Şaşkınlığımı gizleyemezken aynı zamanda da çok sevindim.

Son bahsettiğim Kırkpınar Heykelinin peşi sıra parklar ve çay bahçeleri dikkatinizi çekecek : Zübeyde Hanım Kadın Hakları Parkı, Uğur Mumcu Parkı… Hava güzelse mola verip çay yudumlamak için biçilmiş kaftan buralar. Bir de şehir merkezinde Tunca Çay Bahçesi ile Antik Kafe vardır ki yine soluklanmak için keyifli yerlerdir, tavsiye ederim.

Saraçlar Caddesi, araç trafiğine kapanmış bir cadde. Bolca mağazanın, bankanın ve çeşitli süslemelerin olduğu her daim kalabalık bir yer. Tarihi yapılarıyla da bezeli, oldukça renkli ve keyifli. Ancak bu bölgenin en önemli ve kapısında sırası hiç bitmeyen bir yeri var ki Aydın Tava Ciğer. Burası Edirnelilerin olduğu kadar komşularımız Yunanlıların da vazgeçilmez yemek noktası. Kışın haftaiçi bir günde dâhi 20 dakika kadar kuyruk beklediğiniz, etrafındaki onlarca ciğercinin de sinek avladığı bir mini restaurant. Meşhur Edirne tava ciğerinin kalbi burası; sosları, turşuları ve biberleri ayrıca enfes. Ciğer benim damak tadıma pek uymasa da seveni için mücevher gibi.

Edirne Tava Ciğeri - AYDIN Tava Ciğer
Edirne Tava Ciğeri – AYDIN Tava Ciğer

Yemek demişken, Edirne’nin bir başka ünlü yiyeceği daha doğrusu tatlısı ise badem ezmesi. İşte buna bayılırım! Keçecizade, Arslanzade ve Osmanlı Şehzade gibi birçok farklı isimde badem ezmecisi vardır ancak işin ehli Keçecizade‘dir. Birçok şubesini görebileceğiniz bu dükkanın asıl tarihi noktası da Selimiye Camii’nin hemen eteklerindeki alt çarşıdadır. Yan yana Edirne’nin tüm badem ezmecilerini görebilirsiniz.

Keçecizade
Keçecizade

Gelelim yine biraz tarihi yapılara…Benim bu şehirde bayıla bayıla iki kez gezdiğim II.Beyazıt Külliyesi asla kaçırmamanız gereken bir ziyaret noktası. Sultan II.Bayezid tarafından meşguliyetle tedaviyi şehre getirmek amacıyla darüşşifa merkezi olarak 15.yy’da inşa edilmiş. Bugün Türkiye şartlarına göre oldukça güzel korunmuş ve bakımlı bir yapı. İçerisindeki canlandırmaları da mutlaka görmelisiniz.

Bir diğer tarihi varış noktası ise Şükrü Paşa Anıtı ve Balkan Savaşları Müzesi. Bu bölgede hem Edirne müdafii Şükrü Paşa’nın anıtını görür hem de Balkan Savaşlarının yaşandığı dönemi, ortamı çok güzel bir biçimde anlar, özümsersiniz.

Yine biraz yemek diyecek olursak Meriç Nehri kenarındaki taş köprü manzaralı ünlü Lalezar Restaurant da Edirne’nin ünlülerinden. Yaz kış müşterisi olan, güzel havalarda bolca Trakya düğününe ev sahipliği yapan, son zamanlarda biraz daha eli yüzü düzelen bir restaurant burası. Yemek için de birçok seçenek mevcut. Karnınız tok mu? Öyleyse tatlı yiyip çay için.

EL SANATLARINDAN HEDİYELİK EŞYAYA

Edirne’den bir yakınınız geçerse bilin ki gelirken size farklı meyve şekillerinde misk sabunları ya da üzeri aynalarla süslü, eskiden beri çoğunlukla kadınlar tarafından yapımı süregelen minik çalı süpürgelerinden getirecektir bu şehri anmanız için.

Misk sabunları
Misk sabunları

LOZAN ARMAĞANI GÜZEL KARAAĞAÇ

Karaağaç…Dün onca Edirne ziyaretime rağmen ilk kez gitme fırsatı bulup bayıldığım Edirne’nin bana göre Avrupai ve tarihi mahellesi. Sıra sıra müstakil evler, şirin mi şirin ahşap kafeler, eski tarihi tren garı şimdiki Trakya Üniversitesi Rektörlük Binası ve Lozan Anıtı’nın anavatanı burası. Şehir merkezinin biraz dışında, Yunanistan’a giden Pazarkule Gümrük Kapısı da bu bölgenin içinde.

IMG_9413

Karaağaç’a yolunuz düşerse kafelerin havasını soluyun derim. Hele de bahar aylarında tadından yenmez diye düşünüyorum. Özellikle de Lozan Kafe’nin ahşap tavanı altında dibek kahvenizi yudumlayıp Orta Kahve’nin güzel müzikleriyle mest olun.

Lozan Anıtı
Lozan Anıtı

LOZAN’DA OLAN KARAAĞAÇ’TA KALIR

Lozan Antlaşması, Türkiye için önemli antlaşmalardan biri. 1923 yılında İsviçre’nin Lozan şehrinde yapıldığı için de adını buradan alır. Çeşitli ülkelerin katılımıyla barış antlaşması olarak imzalanmış bu antlaşma ile kapitülasyonlar kaldırılmış, Karaağaç Yunanistan tarafından Türkiye’ye savaş tazminatı olarak verilmiş. Tarih derslerinde okumayan yoktur sanırım.

Bu antlaşmayı temsilen, Trakya Üniversitesi Rektörlüğünce bahçesine Lozan Anıtı yaptırılmış. Üç sütun ve bir kadından oluşan heykelin yakınında bir de İsmet Paşa büstü yer almakta. Sebebi ise kendisinin sekiz ay süren Lozan Barış Konferansı’nda Türkiye’yi temsil etmiş olması. Lozan Antlaşması ile ayrıntılı bilgiye ulaşmak isterseniz şöyle buyrun : http://www.lozanantlasmasi.com/

NEREDE KALALIM?

Edirne bana çok yakın bir şehir olduğundan çok fazla konaklama gereksinimi duymasam da, üniversite sınavlarına girmek için bir gün önceden gidip geceyi orada geçirdiğim doğrudur. Bunun için de her defasında Efe Otel‘i tercih etmiştim. Şehrin merkezinde, fiyatları makul, temiz ve istenirse kahvaltı veren bir otel. Özellikle konumu tercih sebebi.

Trakya’dan sevgiler!

Karaağaç
Karaağaç

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s