Çok yakından tanımak zorunda kaldığımız Hitler, İkinci Dünya Savaşı esnasında Yahudileri katletmekle kalmamış aynı zamanda yıkıp geçtiği yerlerdeki tüm sanat eserlerini kendi malıymış gibi toplayıp farklı madenlere hapsetmiş.Ancak 13 farklı ülkeden oluşturulan bir grup asker – grup dediğime bakmayın koskocaman bir ordudan bahsediyorum – bu eserlerin yerlerini keşfederek birçoğunu kurtarmış.Kurtarılamayan onlarca eser de Naziler tarafından yakılarak yok edilmiş.Amma velakin bu eserleri bulmak uğruna onlarca asker canından olmuş, kalanları da bu işi bitirmek adınagerçekten olayı çok ciddiye alarak itinayla kotarmışlar.
Çocukluğumdan beri safça savaşları eleştirir ve anlamsız bulurum.Nihayetinde ölüp gideceğiz; nedir bu hırs, bu deli çaba? Yazık değil mi Michelangelo’ya, Rembrandt’a, Ruben’e? Kaç kere yapılıyor bir ‘Madonna and Child’ heykeli? Eserlerin yakıldığı sahnede Raphael’in ‘Genç Bir Adamın Portresi’ alevler içinde erirken resmen gözlerim doldu.Hitler başlı başına bir insanlık ayıbıdır zannımca.
Diyeceğim o ki, bu gerçek hikayeyi Amerikalı yazar Robert M. Esdel kaleme alırken George Clooney abimiz de film haline getirmiş ki gerçek, halka inebilsin yahut servetine servet katabilsin.
Filmin orijinal adı ‘The Monuments Men’ dostlar, Türkçe’ye de ne yazık ki ‘Hazine Avcıları’ olarak çevrilmiş.İzleyin görün derim.Değer mi? Bence sormaya bile gerek yok.